Güzel bir parkın ortasındaki güzel bir kafeteryaya oturduk. Çayı ince belli bardakla getirdiler.
Öğleden sonranın kör saatlerinde içerisi tenhaydı. Neşe Abla biraz dergi gazete karıştırdı, ben de telefonumu karıştırdım. Yağmur yoktu ama hava kapalıydı.
“Şimdi ne güzel uyunur,” dedi Neşe Abla.
Ben gündüz uykusu insanı değildim; gündüz uyuyorsam, hastayım demekti.
“Seni pansiyona bırakayım mı?
“Sen ne yapacaksın?”
“Arabadan şemsiyeyi alırım, biraz yürürüm, yemek zamanı
gelip seni alırım,” dedim.
Kalktık, Neşe Abla koluma girdi. Kafamın dağılmadığını, hâlâ Sinem Sungur’u düşündüğümü biliyordu.
“Çok düşünme,” dedi.
“Tamam,” dedim, “benim yerime sen düşün.” Arabaya doğru
yürüyorduk. “Bir dağın yamacındayım. Aşağıdan bir tren gidiyor. Tren beş kişiyi
ezmek üzere. Ben görüyorum ama makinistin görmesi mümkün değil.”
“Ay tamam,” dedi Neşe Abla, “kalbim dayanmayacak.”
“Dur sen, dur,” dedim, “bir tek ben bulunduğum yerden
müdahale edebilirim. Önümdeki kayayı yuvarlayıp, trenin yolunu kesip, beş
kişinin hayatını kurtarabilirim ama kayayı yuvarladığımda, o beş kişiden başka
bir kişi ölecek.”
“Ya bile isteye bir kişiyi öldüreceksin, ya da beş kişinin
ölmesini izin vereceksin.”
“Çok doğru. Ve dahası var: Bir kişiyi feda ederek beş kişiyi
kurtarabileceğimi başka biri daha biliyor… Başka birinin, benim ne bildiğimle
ilgili bilgisi, benim kararlarımı nasıl etkileyecek; işte mesele bu.”
Arabaya binmiştik.
“Bu düşünce deneyine şöyle bir katkıda bulunayım,” dedi Neşe
Abla, “diyelim, kayayı yuvarladın, birini öldürdün, kaya yuvarlandı yuvarlandı,
trenin yolunu kesmeden başka bir yerde durdu-”
“-Hayır-”
“Dur, dur; kayayı yuvarladın, birini öldürdün, kaya gitti,
gitti, gitti… öbür beş kişiyi de öldürdü-”
“-Hayı-”
“-treni yoldan çıkardı, onlarca insan daha öldü.”
“Hile yapıyorsun,” dedim, “bir kişi öldürürsem diğer beş
kişinin kurtulacağı kesin bilgi.”
“Peki, bizi burada zorla tutuyorlar, bilgisi kesin bilgi mi?”
“Ya of Neşe Abla ya, deneyi perişan ettin… Bu deneyin amacı,
senin davranışların, başkalarının senin ne bildiğinle ilgili bilgisine göre
değişiyor mu, değişiyorsa nasıl değişiyor, onu anlama.”
“Benim amacım da,” dedi Neşe Abla, “bu deneyin bizim
durumumuzda bir ilgisi olmadığını sana anlatmak… Elinde o kayanın nereye
yuvarlanacağı bilgisi yok ki.”
“Deneyi mahvettin işte.”
“Senin deneyin ölü doğmuş şekerim,” dedi Neşe Abla.