Hazır laf buraya geldiği için, tırnaklı aydınlarla ilgili az bilinen gerçeklere değinmeden edemeyeceğim
Tırnaklı Aydınlarla İlgili Az Bilinen Gerçekler
* Hafızası güçlü ve çalışkan toplumlarda barınamazlar.
* Nemli ve sıcak bir ortam bulunca, unutkan ve tembel coğrafyalarda gelişip serpilirler (tarihinden ders çıkaramamak da bir unutkanlık şeklidir).
* Cahil insan beyniyle beslenirler.
* Çok hızlı bir şekilde yayılırlar; yakınlarında ne var ne yoksa boğarak yaşam alanlarını işgal ederler.
* Her yeni kuşak bir öncekinden, logaritmik olarak daha arsız, daha yüzsüz, daha edepsiz olarak gelişir.
* Çabalarını ve heveslerini çürütmek mümkün değildir.
* Çabalarını besleyen enerjiyi, kesintisiz güç kaynaklarından alırlar (bu kaynakları, güneş enerjisi, su ya da rüzgâr gücüyle karıştırmamak gerekir. Bunlar da hoştur tabii ama boştur. Tırnaklı aydın fotosentez yapmaz ki güneş ve su istesin, tohum ya da sporla üremez ki rüzgâr gereksin).
* Heveslerini besleyen enerjiyi egolarından alırlar; egoları da, çabalarını besleyen aynı kesintisiz güç kaynaklarından beslenir.
* Sonuçta, çabalarını ve heveslerini besleyen enerjiyi aldıkları güç kaynaklarıyla aralarında simbiyotik bir yaşam tarzı kurulur.
* Tırnaklı aydınlarla kesintisiz güç kaynakları arasındaki simbiyotik yaşam, suç ortaklığı kadar sağlamdır, ancak, yangın gibi bir doğal afetle (ya da meselâ, bir trafik kazasıyla) dağılır (ayrıca köy yanarken tırnaklı aydın taranır).
* İçki masasına meze olamayacak ya da sevgili yapmaya yaramayacak fikirlerle ilgilenmezler (bu yüzden, diyelim, Nazım Hikmet, iştah açan güzel bir mezedir; şiirleri de özel hayatı da iyi kafa yapar. Oysa, diyelim, Kemal Tahir'le kimseyi yatağa atamazsın).
* Ayna görüntüleri yoktur; böylece kendileriyle göz göze gelmek zorunda kalmazlar. Öte yandan, çocuklarının yüzüne nasıl bakabildikleri tamamen bir muammadır.
* Toplum mühendisliğinin er geç patlayacak bir bomba olduğunu umursamayacak kadar cesurdurlar. Bu yüzden bir traktörün arkasına on tane römork takıp geri geri yokuş yukarı çıkarmaya çalışırlar.
* Hepsi retorik ustasıdır; ağızlarından ve ellerinden çıkanlar, makul bir vatandaşın asabını ve dengesini itinayla bozar.
Şeytanın en büyük mahareti, insanları kendinin var olmadığına inandırmasıymış. Tırnaklı aydınların en büyük mahareti de, benim gibi insanlara, onlar hakkında durmadan fikir üretmek için ilham vermesi olabilir.